Londra Big Ben

“Big Ben’i görmek, Londra’nın kalbinde bir yolculuğa çıkmak gibiydi. Şehirdeki diğer modern yapılar arasında, bu devasa saat kulesi adeta zamanın sembolü gibi duruyordu. İlk bakışta, büyüklüğü ve zarif yapısı beni hemen etkiledi. Saatin kadranı, altın detayları ve çevresindeki Victoria dönemi mimarisi, geçmişin izlerini taşıyor ama aynı zamanda bugünün dinamik Londra’sıyla mükemmel bir uyum içindeydi.

Big Ben, aslında ‘Elizabeth Kulesi’ olarak bilinse de, halk arasında hala ‘Big Ben’ olarak anılıyor. İnsanlar etrafında fotoğraf çektiriyor, gülümsüyor ve bu simgesel yapıyla birleşen anılarını ölümsüzleştiriyor. Ben de aynı şekilde, büyük saatin çalarak zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hissettiren o etkileyici sesi duyarken, kendimi bu tarihi yapının büyüsüne kaptırdım.

Big Ben’in zarif işçiliği ve her detayındaki titizlik, Londra’nın tarihi ve kültürüne olan saygısını gösteriyor. Saatin her bir rakamı, her bir çanı, çok uzun yıllardır zamana karşı bir mücadele gibi duruyor. Çanların sesi, gerçekten kulağa çok derin geliyor.

Kulenin etrafındaki Parlamento Binası ise ziyaretçilere ayrı bir atmosfer sunuyor. Thames Nehri’nin kenarında yürürken, Big Ben’i farklı açılardan görmek, Londra’nın tarihle moderniteyi nasıl harmanladığını gözler önüne seriyor. Londra’nın simgesi haline gelmiş bu yapıyı görmek, bir turist için adeta şehrin ruhunu hissetmek gibiydi. Her ne kadar kalabalık olsa da, bu anın tadını çıkarmak, şehri keşfetmenin en keyifli parçalarından biriydi.”

Londra’da gezilecek yerlerin başında gelen Big Ben, şehrin simgesi haline gelmiş devasa saatiyle beni büyüledi. Westminster Sarayı’nın hemen yanında yer alan bu görkemli yapı, adeta Londra’nın kalbinde bir zaman makinesi gibi. İlk gördüğümde, fotoğraflarda ve videolarda gördüğüm kadar etkileyici değil, çok daha büyük ve etkileyiciydi.