Psikolog Barış Gürkaş: “Sosyal medya benlik sunumumuzda bizi olmadığımız karakterlere dönüştürebiliyor”
Birçok araştırmaya göre sosyal medyanın aşırı kullanımının insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik olumsuz etkileri vardır. Konuyla ilgili “Azturkworld” sorularını, bu konu üzerinde bir sıra çalışmalar yapan Psikolog Barış Gürkaş’a sordu. Sosyal medyaya duyulan ihtiyaç ve aşırı kullanımı nedeniyle değişen benlik sunumlarıyla ilgili Psikolog Barış Gürkaş’la yaptığımız samimi röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Sosyal medya hayatımızın her anında, onu neden bu kadar seviyoruz?
Barış Gürkaş : Çünkü sosyal medya güçlü bir iletişim merkezidir. Bu kadar rahat iletişim kurabileceğimiz aracı neden sevmeyelim ki. Sorun sosyal medyayı aktif halde sık kullanmamızdan meydana gelen bazı sorunların özellikle dopamin ( beyinde ödül ve haz duygusunu yaratmasıyla bilinen nörotransmitter) sistemimizi, mutluluk hormonlarımızı bile etkileyecek duruma gelmesindedir. Olumsuz etkiler artık burada kendisini göstermeye başlıyor. Onun yoksunluğunu hissetmeye başlıyoruz. Yani biliyorsunuz ki zehir diye birşey yoktur, zehir olması için aşırı dozu kullanmamız gerekir. Sosyal medya da günümüzde böyle. Neyi çok fazla kullanırsak kullanalım artik bize zarar vermeye başlar.
Her ne kadar uzak durmaya çalışsak da yine kendimizi sosyal medyada bulmamızın sebebi nedir?
Barış Gürkaş : Sosyal medya ile dikizleme kültürümüz arttı. Kim nereye gidiyorsa biz de oralara gitmek, aynı şeyleri yapmak istiyoruz. Geride kalmak istemiyoruz. Sanki bir yarış içindeyiz, sevdiklerimizle bile yarışıyoruz. Geldiğimiz noktaya bakarsak mevcut durumda sosyal medya şirketleri ( instagram, facebook, tweeter vb. ) onları daha fazla kullanmamız için çalışıyor. Yani bir reklam alt yapısıyla işletildiği için bu markalar, kullanıcıların sosyal medyada uzun zaman geçirmesiyle daha fazla kazanç sağlıyorlar.Onlar için önemli olan bu, kimse kişinin bundan ne kadar etkilendiğini zarar gördüğunü düşünmüyor tabii ki. Dolayısıyla bu bağımlılık olmuş veya olmamış mı bunu denetleyen bir üst kurum da olmadığı için sosyal medya şirketleri kullanıcıların beynine bir şekilde etki ederek, manipüle ederek dopaenerjik sisteminden entegre olarak daha uzun süre kullanmasını sağlıyor. Kullanıcı üzerinden verilerle para kazanıyor.
Sosyal medyada takipçi sayısının azalması, az beğeni alması kullanıcıyı nasıl etkiliyor?
Barış Gürkaş : Bu tarz durumlarda kişi özgüven eksikliği problemlerini yaşamakla daha çok sosyal kaygı içerisine girme durumuyla karşılaşabiliyor. Son dönemlerde özgüven eksikliği ve sosyal kaygıyla ilgili sorunların daha da arttığı söylenebilir. Başka bir taraftan bakarsak takipçi sayısının fazla olması örneğin bir milyon takipçiniz varsa ona göre de reklam alırsınız geliriniz olur. Yani aslında aynı zamanda kişi bu düzenin oyuncusu gibi. Bu meslek olarak giden, popülerlik olarak da ilerleyen, fenomen de yaratabilen bir platformdu sosyal mecra. Sosyal medyada tüm bilgilerin kaydediliyor olması, sosyal medya şirketlerinin bu veriler üzerinden gelir elde etmesi ve aynı zamanda insanları daha fazla nasıl kullanabilecekleri üzerine bir data, bir çalışma ortaya çıkarıyor. Toplumun davranış şekli de bu durumda biçimlenebiliyor.
Sosyal medyada takipçi sayının fazla olması benlik sunumumuz üzerinde ne kadar etkilidir?
Barış Gürkaş : Normal hayatta da doğal benliğimizle ideal benliğimiz arasında bir fark var. Fakat sosyal medyayla bu farkın arası daha da açılmaya başlıyor. Olmadığımız karakterlere dönüşmeye başlıyoruz. Normalde gitmediğimiz yerlere gidiyormuş gibi görünmeye çalışıyoruz. Yaşamadığımız hayatları yaşıyormuş gibi yapmaya başlıyoruz. Tabi burdakı durum arkadaş çevremizle kendimizi kıyaslamızla da alakalı. Arkadaşım nasıl giyiniyor, ben de onun gibi giyineyim. Onun gittiği yerlere ben de gideyim. Birey bir şekilde bunu yapmanın yollarını arıyor. Daha fazla gezeyim, daha fazla fotoğraf paylaşayım kaygısına giriyor. Bu anlamda bu bizim hem koşturmamıza hem de yaptığımız paylaşımlarla farkında bile olmadan arkadaşlarımızı depresif ruh haline itebiliyor. Aynı zamanda arkadaşlarımızı izleyerek, dikizleyerek bizde kendimizle kıyaslıyıp depresif ruh haline girebiliriz.