“SARI FIRTINA” LAKAPLI EFSANE OLMUŞ ÜNLÜ MİLLİ ESKİ FUTBOLCU METİN TEKİN’İN PAYLAŞIMLARI
“Azturkworld” media group bu kez “Sarı Fırtına” lakaplı efsane olmuş ünlü millî eski futbolcu ve teknik direktör Metin Tekin’in evinde misafir oldu.
Metin Tekin, 8 Mayıs 1964, İzmit doğumludur. 20 sene önce futbolu biraksa da, halen NTV Spor’da futbol yorumcusu olarak görev yapmaktadır.
Samimi röportajımızın bir kısmını sizlerle paylaşıyoruz.
Nasıl bir çocukluğunuz vardı?
Farklıydım bence standart bir çoçuk değildim. Sarışın, çok da iyi top oynayan bir çocuktum. O zaman babam avukattı ve kendi isteyerek avukat olmamıştı, bana da hep ‘futbolcu ol, avukat olma’ derdi.
Hem ünversite hem futbul ikisi beraber zor olmadı mı?
Şimdiki dönem olsaydı çok daha zor olurdu. Ben ünversitede okumayı çok istiyordum o yüzden hiç bırakmadım. ‘Ne yapacaksın okuma, futbol oyna’ diyenlere karşı Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum.
O zaman hayat motivasyonunuz neydi?
Bazen hayatın anlamları vardır, onlardan biri ve en önemlisi futbolçu olmaktı. Hayatımda en büyük motivasyonum Beşiktaşa gelmem oldu. O zaman ben Kocaeli spor genç takımda oynuyordum hayalim hep üç büyük takımda olmaktı. On sekkiz yaşımda bana teklif gelince en büyük motivasyonum o siyah beyaz formayı giyinmek oldu.
“Sarı Fırtına” lakabını nasıl oldu size koydular?
Sarışın olduğum için öyle derlerdi bana. Sarı uzun saçlı ve hızlı davranan süratli biri olduğum için verilmiş bir lakap! Tabii kızların da katkısı var!
Hiç unutamadığınız maçınız hangisidir?
Hiç unutamadığım maç Fenerbahçe maçı vardı şampiyonluk sırasında. O zaman Fenerbahçe bir sıfır öne geçti sonra en son benim attığım iki kafa golleriyle şampiyon olduk. Omuzlarda gitmek farklı bir duyguydu, hayatımdakı en mutlu futbol günüm diyebilirim o güne…
Hayatınızda bir dönem futboldan uzak kaldınız…
Evet 23-24 yaşlarındaydım Sakarya maçında darbeyi Turhan Sofuoğlu’ndan aldım ve bir beyin kanaması geçırdim.Tabii maç bu, onun da suçu yoktu. Ordakı olay futbolu iyi oynayıp oynamamaktan ziyade ölüm kalım meselesi, bir yaşam mücadelesi söz konusuydu. Çok şükür atlattık ama sonrasındakı sorun futbola devam edip etmeyeceğimdi. Kimi doktorlar bir daha futbol oynayamaz demişdi kimiside gerekli operasyondan sonra ounaya bilir demişti. Sonra İngiltere Londura’ya, bu işin uzmanı profesöre gittik.Doktor filmleri inceledi, ” bir daha adamlara değil, topa kafa vura bilirsin” dedi. Altı ay sonra ben yine futbola tekrar başladım. Ama çok zordu her gelen topdan kafamı çekiyordum fakat sonra alıştım.
Dünya futbol takımlarından hangisini beğeniyorsunuz?
Ben şu dönemde en çok beğendiğim takım, oyununa ve Messiye göre Barselona. Çünkü izlerken keyif alıyorum güzel oyun sergiliyorlar.
Azerbaycan futboluyla ilgili neler biliyorsunuz?
Azerbaycana bizden Mustafa Denizli, Bülent Korkmaz Oğuz çetin gibi teknik direktörler gitmişti. Bir kere de Bursa da Azerbaycan’a karşı oynamıştık. Gayet iyi, çok sert ve dinamik defans yapan güçlü bir takımdı. Ama iki sıfır biz onları yenmiştik. “Karabağ” takımını da biliyorum. Şu an Avrupa Lig’inde belkide en çok ismi duyulan Azerbaycan takımı.
Bakü ye hiç gittiniz mi?
Baküde benim eşimin akrabaları var öyle bir bağlantımız var fakat Azerbaycan’a gitmek daha nasib olmadı. Çok merak ediyorum oraları inşallah en yakın zamanda Bakü’ye gideceğim.
Özel hayatınızdakı durumlar nasıl?
Ben altı sene önce ikinci evliliğimi Doğa Hanım’la yaptım. Aramızda on yeddi yaş var ve kırk sekkiz yaşında ikinci kez baba oldum. Oğlum Rüzgar hayat motivasyonumu tekrar arttırdı, beni hayata bağladı. İlk eşimden olan büyük oğlum Tarık’la Rüzgar çok iyi kardeşler.
Sonda neler söylemek isterdiniz?
Burdan çok sevgi ve selamlarımı yolluyorum Azerbaycan’a. Gerçektende bizi orda bilmeleri ve sevmeleri güzel bir duygu. Her kese çok teşekkürümü bildiriyorum hoşca kalın…